İçeriğe atla

Okuma Süresi: 4 dakika /

Yediğimiz her yiyecek parçasının, kullandığımız her ürünün çevre üzerinde etkisi olduğu tartışılmaz bir gerçek. Ancak bazıları diğerlerinden çok daha büyük bir etkiye sahip olabilir. Tek kullanımlık plastiklerin, araçların egzozlarından çıkan dumanların ve hızlı modanın yarattığı çabuk eskiyen kıyafet yığınlarının gezegenimizi nasıl kirlettiğini biliyoruz. Birleşmiş Milletler'in iklim değişikliğiyle ilgili 2021’de yayınladığı rapor bir kırmızı kod niteliğinde: İklim krizi ileride yaşanacak bir felaket değil, etkilerini görmeye çoktandır başladığımız bir gerçek. Eğer kısa sürede harekete geçmezsek, sık sık yaşanan doğal afetler ve yükselen okyanus seviyeleri milyonlarca insanı ve canlıyı olumsuz etkileyecek. Peki ya harekete geçmenin ve gezegen üzerinde bıraktığımız etkiyi azaltmanın sandığımızdan çok daha kolay olduğunu bilseydik neler olurdu? BM, veganlığı iklim değişikliğini hafifletmek ve ona uyum sağlamak için büyük bir fırsat olarak tanımlıyor. Hükümetlere de kendi ülkelerinde ve bölgelerinde et tüketimini azaltmaya yönelik politikalar benimsemelerini öneriyor. Biz de bu yazımızda veganlığın gezegenimiz üzerinde ne gibi etkiler yaratabileceğini kısaca derledik.

Sera gazı emisyonları

Her birimizin bir “karbon ayak izi” vardır; bu, kendi eylemlerimiz sonucu oluşan net toplam sera gazı emisyonudur. Tükettiğimiz yiyeceklerden giydiğimiz kıyafetlere, yaptığımız yolculuklardan evde kullandığımız enerjiye kadar birçok şeyin karbon ayak izini ölçmek mümkün. Yapılan çalışmalar ABD'de tüketim alışkanlıklarının yılda ortalama 16 ton karbon emisyonuna neden olduğunu gösteriyor. Yani dünyadaki herkes kaynakları ABD'deki kadar tüketseydi, herkesin yaşam tarzını sürdürmek için beş adet dünyaya ihtiyacımız olurdu! Oxford Üniversitesi'nde yapılan bir araştırma, vegan olmayı, karbon ayak izimizi %73'e kadar düşürebilmemizin tek ve en büyük yolu olarak tanımladı. Çünkü bitki bazlı et üretimi, geleneksel et üretimine kıyasla %90'a kadar daha az sera gazı salınımı sağlıyor. Gıda tercihlerinin yaratabileceği etki buysa, vegan olmanın karbon ayak izi üzerindeki bu etkisi hiç de şaşırtıcı değil. Ve eğer giderek daha fazla birey veganlığı benimserse, bu etki tüm sektörler üzerinde (gıda, giyim, sağlık, kozmetik vb) büyük bir değişim yaratacak, sera gazı emisyonlarını azaltacak ve iklim değişikliğinin yavaşlamasına yardımcı olacak.

İklim değişikliğiyle ilgili konuşmalarda karbondioksit emisyonları hakkında çok şey duysak da, atmosferimizi ısıtmada önemli bir rol oynayan başka bir sera gazı var: metan. Metan, atmosferdeki ısıyı karbondioksitten 80 kat daha fazla tutulmasına neden olurken sanayi öncesi çağlardan bu yana küresel ısınmanın sebeplerinin %30'unu oluşturuyor. İnsan kaynaklı metan emisyonlarının çoğunluğuna da hayvancılık faaliyetleri sebep olmakta. Veganlığın ise insan kaynaklı metan emisyonlarını %45 oranında azaltabileceği tahmin ediliyor, bu da küresel ısınmayı yavaşlatmak için kritik bir öneme sahip. Aksi halde dünya üzerinde güvenli yaşamın devam edebilmesi için ulaşmamız gereken 1.5 derece hedefine ulaşabilmek pek de mümkün görünmüyor.

Enerji Tüketimi ve Kaynak Kullanımı

Bu yıl 2 Ağustos olarak belirlenen Dünya Limit Aşım Günü,ekolojik kaynaklara ve hizmetlere talebimizin, dünyanın üretebileceği miktarı aştığı tarihi gösteriyor. Bu da demek oluyor ki bu yazıyı yayınlamış olduğumuz şu günlerde tükettiğimiz enerji için var olmayan ikinci bir dünyayı kullanıyoruz, bir bakıma gelecek günlerin kaynaklarını harcamaya çoktan başlamış oluyoruz. Bu durum bize enerji kullanımının geleceğimiz için ne kadar önemli olduğunu göstermekte. Hayvancılık faaliyetleri de enerjinin en çok harcandığı sektörlerin başında gelmekte. Etin insan tüketimine uygun hale gelmesi için çok fazla işlem gerekir ve etin işlenmesi de enerjinin yoğun kullanıldığı bir süreçtir. Yarım kilo sığır eti üretmek için yaklaşık 31,5 kilowatt-saat enerji harcanması gerekir; bu, buzdolabınızın neredeyse bir ay boyunca çalıştırmak için kullandığı enerji miktarı kadardır! Bunun aksine fasulye ve sert kabuklu yemişler gibi bitki bazlı protein kaynakları çok daha az işlem gerektirir ve enerji tasarrufu sağlar.

Hayvansal derinin işlenerek giyilebilir hale gelmesi de sanıldığının aksine doğal ve eforsuz bir süreç değildir. Deri endüstrisinin hayvan çiftçiliği sebepli herhangi bir etkiye sahip olmadığını varsaysak bile (ki bu varsayım deri üreticilerinin herhangi bir kaynağa dayandıramadığı bir argümandır); bitkisel derinin, hatta suni derinin bile tüm yaşam döngüsü, hayvansal deriden çok daha az sera gazı emisyonuna sebep olmaktadır. Neredeyse %40’ı elma atıklarından gelen elma derisi, daha fazla işlenmemiş kaynak talep etmek yerine tarımsal atıkları azaltarak, yüksek enerji kullanımının önüne geçerek sürdürülebilir bir gelecek için önemli bir adım atmamızı kolaylaştırmakta.

Su Kullanımı ve Kirliliği

Günümüzün en büyük sorunlarından biri de küresel su krizidir. Suyun aşırı ve plansız kullanımı, tatlı su havzalarının insan faaliyetleri ile kirletilmesi gibi nedenlerden ötürü ortaya çıkan su krizi dünyamızın geleceğini tehdit etmektedir. Tarım faaliyetleri de, su kullanımının en yoğun olduğu endüstrilerden biridir ve birçok büyük endüstriden çok daha fazla su tüketimine sahiptir. Tükettiğimiz suyun %70’inin tarım sektöründe kullanıldığı tahmin ediliyor. Ancak yapılan araştırmalar gösteriyor ki, tarımda kullanılan suyun %41’i hayvancılık endüstrisine yem üreten tarım faaliyetleri tarafından kullanılmakta. Veganlık hayvan kullanımının önüne geçerken aynı zamanda da bireysel su ayak izimizin %55 oranında azalmasını sağlar. Bu da önümüzdeki jenerasyonların ve bizim temiz suya erişimimiz için oldukça önemlidir.

Özellikle hayvansal deri üretim sürecinde kullanılan kimyasallardan ve bu kimyasalların her gün temiz sulara karıştığından daha önceki blog yazılarımızda bahsetmiştik. Fabrikaların atık suları temiz su havzalarına ve okyanuslara karışarak suların içinde ölü alanlar yaratır. Bu ölü alanlarda oksijen seviyeleri çok düşük olduğu için algler hariç hiçbir canlı hayatını sürdüremez. Örneğin Meksika Körfezi’nde Mississippi Nehri havzasında yaklaşık 6000 mil kare alan kimyasal atıklardan ötürü ölüdür. Bu durum hem temiz su kaynaklarının yok olmasına sebep olur, hem de biyoçeşitlilik üzerinde sorunlar yaratarak türlerin kaybolmasına ve ekolojik dengenin bozulmasına ortam hazırlar. Ancak bitkisel deri, cupro, bambu gibi tekstil materyallerinin üretimi ağır kimyasalların olmadığı süreçlerdir ve hem fazla su kullanımı hem de su kirliliğinin önüne geçilmesi için önemli bir adımdır.

Yağmur Ormanlarının Korunması

Biliyoruz ki dünya nüfusu her geçen sene hızla artıyor ve çevre aktivisti George Monboit'in belirttiği gibi, "Hayvancılık endüstrisini bu kadar yıkıcı kılan şey, ihtiyaç duyduğu toprak miktarıdır." Artan nüfusun beslenme ve giyim ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için hayvancılık endüstrisi her geçen gün yeşil alanları yok etmeye devam ediyor. Son 50 yılda Amazon yağmur ormanlarının %70'i meralara veya yem bitkilerinin yetiştirilmesine yer açmak için yok edildi. Bu ormansızlaşma biyoçeşitliliğin hızla yok olmasına sebep oluyor. Yağmur ormanlarının yok oluşu sebebiyle her gün 137 farklı çeşit bitki, hayvan ve böcek türünün nesli tükenmektedir. Ayrıca dünyanın akciğerleri olarak tanımlanan yağmur ormanlarının tahribatı, iklim değişikliğindeki en büyük etkinin de sahibi. Eğer tüm dünya vegan olabilirse, küresel tarım arazilerinin %75'ine kadar tasarruf sağlayabilir ve küresel açlığın önüne geçilmesi için adım atabiliriz. Oxford Üniversitesi'ndeki araştırmacılara göre tasarruf edilerek yeşil alanların korunacağı bu arazilerin büyüklüğü, ABD, Çin, Avustralya ve AB'nin toplamı kadardır. Bu da demek oluyor ki vegan olmaya karar vermek yalnızca hayvanların yaşamı için değil, bizlerin yaşamı için de hayati bir önem taşımakta.

Toprağın Korunması

Büyükbaş hayvanların otlatılması ve yem üretimi için yaygın ormansızlaştırmaların yapılmasının bir diğer sonucu da, verimlilik açısından zengin olan üst toprak tabakasının aşınması ve toprağın bitkilerin büyümesi için uygunsuz hale gelmesidir. Hayvan yemi olarak mısır ve soya yetiştiren çiftçiler, mümkün olduğu kadar ucuza daha fazla ürün üretme çabasıyla sıklıkla toprağı olması gerekenden fazla işlerler. Aynı zamanda et yiyen bir insanın beslenme ihtiyacının karşılanabilmesi için de büyük bir toprak alanına ihtiyaç vardır. 100 metrekare tarım alanının kullanılması ile yalnızca 3 kilogram et üretilmektedir. Aynı büyüklükte tarım alanıyla 270 kilogram sebze üretilebilmektedir.

Başka bir perspektiften bakacak olursak, et yiyen bir kişinin yıllık kullandığı toprak miktarı da 12.500 metrekaredir. Ancak bir vegan için bu alan yılda yalnızca 675 metrekaredir.

Bitki bazlı gıdalara geçiş, daha önce kullanılmış arazileri serbest bırakarak toprağın geri kazanılmasına olanak tanır ve "yeniden yabanileştirme" sürecini kolaylaştırır. Bu da çevrenin doğal döngüsüne dönmesine ve bozulmanın üstesinden gelmesine olanak tanır. Ayrıca hayvan kullanımını azaltarak türlerin yok olmasının ve ekolojik dengenin bozulmasının önlenmesine yardımcı olur.

Sonuç olarak, daha sürdürülebilir ve çevre dostu bir geleceğe giden yol, yaşam şeklimiz ile ilgili yaptığımız seçimlerle başlıyor. Veganlık yalnızca türcülük ile değil aynı zamanda iklim değişikliği ve çevresel bozulmayla mücadelede güçlü bir araç olarak ortaya çıktığından ötürü, bu yaşam tarzını benimsemek sadece kişisel bir tercih olmanın ötesine geçiyor. Bu tercih, gezegenimizin refahına olan bağlılığın bir ifadesi olarak da değerlendirilebilir. Daha temiz hava, daha sağlıklı okyanuslar ve daha fazla biyolojik çeşitliliğe sahip bir dünya için yapılan bir eylem çağrısı olan veganlık; yemeyi, kullanmayı, giymeyi seçtiğimiz her ürünün olumlu bir etki yaratmak için bir fırsat olabileceğini gösteriyor. Birlikte bedenlerimizi besleyebilir, giyim zevkimizden ödün vermeden kombinler yapabilir ve aynı zamanda gezegeni destekleyerek gelecek nesillere çevre yönetimi mirası bırakabiliriz. Seçim sizin ve dünya bunun için size şimdiden teşekkürlerini sunuyor!

Kaynaklar:

  1. https://www.ipcc.ch/2021/08/09/ar6-wg1-20210809-pr/
  2. https://www.karbonfootprint.com/calculator.aspx
  3. https://www.overshootday.org/how-many-earths-or-countries-do-we-need/#:~:text=Here's%20how%20we%20calculate%20that,if%20everyone%20lived%20like% 20Amerikalılar
  4. https://www.science.org/doi/10.1126/science.aaq0216
  5. https://www.science.org/doi/10.1126/science.aaq0216
  6. https://www.ccacoalition.org/resources/global-methane-assessment-full-report
  7. https://www.footprintnetwork.org/our-work/earth-overshoot-day/#:~:text=In%202023%2C%20Earth%20Overshoot%20Day,nature's%20budget%20for%20the%20year .
  8. https://www.saveonenergy.com/resources/food-prodüksiyon-requires-energy/
  9. https://www.youtube.com/watch?embeds_referring_euri=http%3A%2F%2Fwww.gerederi.com%2F&source_ve_path=Mjg2NjQsMTY0NTAz&feature=emb_share&v=jTg5BSg3VN0
  10. https://www.collectivefashionjustice.org/articles/karbon-cost-leather-goods
  11. https://www.fao.org/aquastat/en/overview/methodology/water-use
  12. https://www.nature.com/articles/s41893-018-0133-x
  13. https://www.onegreenplanet.org/environment/how-factory-farm-run-off-threatens-marine-life/
  14. https://www.theguardian.com/commentisfree/2016/aug/09/vegan-corrupt-food-system-meat-dairy
  15. https://www.fao.org/3/ca5685en/ca5685en.pdf
  16. https://www.peta.org/issues/animals-used-for-clothing/leather-industry/leather-environmental-hazards/
  17. https://www.cbd.int/doc/speech/2007/sp-2007-05-22-es-en.pdf
  18. https://gfi.org/resource/environmental-impact-of-meat-vs-plant-base-meat/
  19. https://greentumble.com/what-is-over-cultivation
  20. Oppenlander, Richard A. Yiyecek Seçimi ve Sürdürülebilirlik: Yerel Satın Almak, Daha Az Et Tüketmek ve Bebek Adımları Atmak Neden İşe Yaramıyor. Minneapolis, Minnesota : Langdon Caddesi, 2013
  21. https://www.earthsave.org/pdf/ofof2006.pdf

Sepet

Sepetiniz şu anda boş.

Alışverişe Başla

Seçenekler