Okuma Süresi: 6 dakika /
Her yıl, Kasım ayının son haftasında dünya Kara Cuma adı verilen coşkulu bir etkinliğe ev sahipliği yapıyor. Alışveriş meraklıları için bu, yılın en büyük fırsatlarından biri gibi görünüyor. Ancak Kara Cuma'nın karanlık yüzüne bakıldığında, bu "indirimler ve promosyonlar" gününün çevresel tahribat, tüketici düşüncesizliği ve toplumsal etkilere neden olan bir tarafı olduğunu görmekteyiz. Bu yazıda, Kara Cuma'nın göz alıcı indirimlerinin arkasındaki gerçek maliyeti keşfedecek ve neden bilinçli bir tüketici olmanın bugün daha önemli olduğunu anlatacağız.
Black Friday
Kara Cuma, Amerika Birleşik Devletleri'nde genellikle Kasım ayının dördüncü Perşembe günü olan Şükran Günü'nü takip eden gün olarak belirlenmiştir. Hepimizin bildiği üzere bu günde birçok marka alışveriş yapanları çekmek için önemli indirimler ve promosyonlar sunar ve bu gün, yılın en yoğun alışveriş günlerinden biridir.
Kara Cuma’nın tarihçesi ile ilgili pek çok teori olsa da bildiğimiz kadarıyla Kara Cuma'dan ilk kez 1960'larda Philadelphia'da bahsedilmiş. Trafik polisi memurları bu terimi, Şükran Günü'nü takip eden Cuma günü Noel alışverişine başlamak için mağazalara akın eden (trafik sıkışıklığı ve aşırı kalabalık yaratan) büyük kalabalıkları tanımlamak için kullanmışlar.
Adını tam olarak hangi olaydan aldığını kesin olarak bilemesek de Kara Cuma ile ilgili bildiğimiz net bir şey var: Her yıl Ekim ayından itibaren başlayan teklifler ve indirimlerle tam bir sezona dönüştüğü ve tüketicilerin sepetlerini ihtiyaçtan çok daha fazlası ile doldurmayı umduğu. Bu konuda da epey başarılı olduğunu söyleyebiliriz. 2019’da yayınlanan Building a Circular Economy raporu, Kara Cuma alışverişlerimizin %80'e varan kısmının yalnızca bir veya hatta sıfır kullanımdan sonra çöpe atıldığını gösteriyor. Üstelik Black Friday’in ortaya çıkardığı israf bununla da bitmiyor. Aldığımız her ürünün çevre üzerinde yarattığı etkiler sandığımızdan daha büyük. İnternetten basit bir tişört satın almanın yarattığı karbon emisyonu, onu fiziksel bir mağazadan satın almaktan dört kat daha fazla. Kara Cuma gibi alışveriş çılgınlıklarının yaşandığı günlerde bu etkinin katlanarak arttığını da söylemek mümkün. 2020 yılında, Britanya’da Kara Cuma’da satın alınan ürünlerin eve teslimatlarının 429.000 metrik ton sera gazı emisyonundan sorumlu olduğu tahmin ediliyor. Bu sera gazı emisyonu miktarı Londra'dan New York'a 435 gidiş-dönüş uçuşa eşdeğer!
Black Friday Karşıtı Aksiyonlar
Black Friday’in ortaya çıkardığı tüketim çılgınlığına cevap olarak dünyanın çeşitli yerlerinde anti-hareketler ortaya çıkmıştır.
Buy Nothing Day: İlk olarak 1992 yılında Kanadalı sanatçı ve aktivist Ted Dave tarafından önerilen Hiçbir Şey Satın Almama Günü’nün arkasındaki fikir, Şükran Günü sonrası tatil alışveriş sezonuna sıklıkla eşlik eden, Kara Cumanın da dahil olduğu, aşırı tüketim ve alışveriş çılgınlığına bir kontrast yaratmaktı. ABD’de aktivistler, insanları belirlenen bir günde herhangi bir alışveriş yapmaktan kaçınmaya ve tüketimin çevre, sosyal eşitsizlik ve kişisel refah üzerindeki etkileri hakkında eleştirel düşünmeye teşvik ediyorlardı. Hiçbir Şey Satın Almama Günü hızla dikkat çekti ve diğer ülkelere yayılarak küresel bir harekete dönüştü. Bu sene de 24 Kasım’da, Kara Cuma ile aynı gün düzenlenecektir.
Green Friday: Yeşil Cuma, toplumun alışveriş alışkanlıklarının olumsuz etkileri konusunda farkındalık yaratmak amacıyla 2015 yılında Hiçbir Şey Satın Almama Günü’nden ilham alınarak başlatılan bir harekettir. Hareket, tüketicileri sürdürülebilir, etik markalardan satın alarak veya hiçbir şey satın almayarak etik ve bilinçli alışverişi benimsemeye teşvik ediyor. Avrupa Komisyonu, ECODES, WWF ve Ecoserveis'in temsilcileri de dahil olmak üzere çok sayıda paydaş tarafından desteklenen bu hareket ihtiyaçlarımızı karşılarken çevreye saygılı olmanın da önemini vurguluyor ve bu sene de Black Friday ile aynı gün olarak belirlenmiştir.
Giving Tuesday: Giving Tuesday, 2012 yılında New York’ta Belfer Yenilik ve Sosyal Etki Merkezi'ndeki bireylerden ve kuruluşlardan oluşan bir ekip tarafından oluşturuldu. Sonrasında da yıl boyunca devam eden bir girişim haline geldi. Kâr amacı gütmeyen kuruluşlara ortalama bir günde toplayabileceklerinden daha fazla bağış toplama şansı sunmayı amaçlayan bu hareket Kara Cuma’ya bir yanıt niteliğindedir.
Circular Monday: Circular Monday, 2017 yılında İsveç'in Malmö kentinde, döngüsel kumaş onarımı start-up'ı Repamera AB ve kurucusu Henning Gillberg tarafından oluşturuldu. İkinci el hizmetler de dahil olmak üzere geri dönüştürülmüş malzemelerden yapılmış ürünleri satan, kiralayan, paylaşan ve tamir eden döngüsel ekonomi iş modellerine sahip işletmelerin tercih edilmesini sağlamak amacıyla ortaya çıkmıştır. Bu hareketle işletmeler, Kara Cuma ve diğer alışveriş günlerinin sunduğu doğrusal tüketime döngüsel alternatifleri ortaya çıkarmakta, Kara Cuma’nın olduğu hafta boyunca bu alternatifleri anlatmaktadır .
Bu hareketlerin ortak noktası, Kara Cuma'nın tüketim çılgınlığına karşı bilinçli tüketimi teşvik etmeleridir.
Bilinçli Tüketim Nedir ve Neden Önemlidir?
Bilinçli tüketim, ürün ve hizmetleri satın alırken neyi, ne zaman ve nasıl kullandığımız konusunda dikkatle düşünmeyi ve bilinçli satın alma kararları vermeyi merkezine alan bir davranış ve yaşam tarzı tercihidir.
Kontrolsüz tüketiciliğin olumsuz etkilerine bir yanıttır ve kişinin satın alma tercihlerinin etik, sosyal, çevresel ve kişisel sonuçlarını dikkate alması fikrine dayanmaktadır. Bilinçli tüketim birçok nedenden dolayı önemlidir ancak en önemlisi de bunu yalnızca bir gün ile sınırlandırmamak ve yaşam tarzı haline dönüştürebilmektir.
Çevresel Etki: Hepimiz gezegenimizin kaynaklarının sınırlı olduğunu biliyoruz. İnsanlar olarak hali hazırda Dünya'nın kaldırabileceğinden 1,75 kat daha fazlasını tüketiyoruz. Tükettiğimiz her ürünün hammaddelerinin çıkarılmasından üretimine, nakliyesinden imhasına birçok aşaması ve her aşamanın çevresel sonuçları var. Bilinçli bir tüketici olarak ihtiyacımız olanı almayı, ihtiyaçlarımızı alırken de çevresel ayak izi minimum olan ürünleri seçerek çevresel etkileri azaltmayı sağlayabiliriz.
Sosyal Sorumluluk: Bilinçli tüketiciler, satın almalarının tedarik zincirindeki işçilere adil davranılıp davranılmadığı, ürünlerin etik çalışma koşulları altında üretilip üretilmediği ve bir şirketin sosyal açıdan sorumlu olup olmadığı gibi sosyal sonuçlarını dikkate almalıdır. Bilinçli tüketici, adil ücret ve eşit muameleyi teşvik eden ürün ve markaları seçerek sosyal eşitsizliklerin azaltılmasına katkıda bulunur, sömürücü uygulamalarla ve toplumsal eşitsizlikle bağlantılı şirketlerin desteklenmesini engeller. Aynı zamanda yerel ve sürdürülebilir işletmelerin bilinçli tüketim yoluyla desteklenmesi, yerel ekonomilerin ve toplulukların güçlendirilmesine yardımcı olur.
Küresel Etki: McKinsey’nin araştırmasına göre tüketicilerin %78'i sürdürülebilir bir yaşam tarzının kendileri için önemli olduğunu, dolayısıyla işletmelerin bu değerlere uyum sağlamak için ellerinden geleni yapması gerektiğini söylüyor. Bu da bilinçli tüketim sadece bireylerle sınırlı kalmayacağını; aynı zamanda politika değişikliklerini ve hükümet düzenlemelerini de etkileyebileceğini göstermektedir. Daha etik ve sürdürülebilir tüketime yönelik kolektif bir değişim, daha büyük ölçekte değişimlerin önünü açabilir.
Bilinçli Tüketime Geçiş İçin Öneriler
Daha Az Tüket: 2018 yılında 20 farklı ülkede yapılan bir çalışma gösteriyor ki insanlar çok sayıda moda ürününe sahip olmalarına rağmen gardıroplarının en az yüzde 50'sini giymiyorlar. Hepimize bir yerlerden tanıdık gelebilecek olan bu durumun önüne geçmek bilinçli tüketim alışkanlıkları ile mümkün. Sorunun temeli aşırı tüketim alışkanlığımızda olabilir: büyükannelerimiz 2 tane giysi alırken biz 10 tane alıyoruz. Yeni ürünler almanın bizi mutlu edeceğini düşünme eğilimindeyiz ve belki de bize mutluluk verecek şeyleri yeniden tanımlayarak aşırı tüketimi listemizden çıkarabiliriz.
Araştırmanı Yap: Elbette hepimiz etik yerlerden alışveriş yapmayı tercih ederiz, ancak üzücü gerçek şu ki, bazen alışveriş yaptığımız yerler gerçeği bizden gizleme konusunda oldukça iyi iş çıkartıyorlar. Fakat bizim de elimizde çok önemli bir güç var: araştırma gücü! Eğer bu yazıyı okuyabiliyorsanız muhtemelen internet erişimine sahipsiniz demektir. Bir ürünü almaya karar vermeden önce mümkün olduğunca çok araştırma yapmak ve değerlerimize uygun ürünleri seçmek için markalara sorular yöneltmek iyi bir başlangıç olabilir.
Adil Ticaret Ürünleri Satın Al: Bir önceki maddede araştırmaktan bahsetmiştik. Peki ya araştırmaya nereden başlayacağımız konusunda kafamız karışıksa ne yapabiliriz? Öncelikle alışveriş yaptığımız markaların uygulamalarını ve değerlerini inceleyebiliriz. Adil Ticaret pratiklerini, organik üretimi veya hayvanlar üzerinde deney yapılmadığını gösteren sertifikalar ve bunları destekleyecek uygulamalara (aksiyon çağrıları, etkinlikler, kampanyalar vb.) dikkat edebiliriz. Elde ettiğimiz sonuçlar ışığında ihtiyacımız olan ürünleri değerlerimize uygun markalardan sağlayarak bu markaların da küresel etkilerini artırmalarına yardımcı olabiliriz.
Tek Kullanımlık Plastiklere Hayır De: Özellikle çevrimiçi alışverişler sırasında üretilen atık türleri arasında tek kullanımlık plastikler, plastik ambalajlar ve paketlemeler yer alıyor. Üstelik sadece bununla da sınırlı değil: aldığımız pek çok ürün plastiğin farklı türevlerini içermekte ve kısa süre sonra kullanılmaz hale gelmekte. Bu nedenle ihtiyacımız olan ürünleri alırken etiketleri iyi okumak, mümkünse doğal materyallerden üretilmiş ve uzun ömürlü alternatiflere yönelmek iyi bir adım olacaktır. Ayrıca çevrimiçi alışverişlerde plastiksiz kargo gönderimini sağlayan markaları tercih ederek insan eliyle oluşan katı atıkların üçte bir oranında azaltılmasına katkıda bulunabiliriz.
Onar ve Yeniden Kullan : Kırılan veya güncelliğini yitiren eşyalarımızı atmak yerine onarmayı veya ileri dönüştürmeyi en az bir kere evimizde kendi imkanlarımızla denemişizdir. Hatta Japonların bir nesnenin kırılması ve onarımını, saklanacak bir şey olarak değil, o nesnenin geçmişinin bir parçası olarak ele alma düşüncesini yansıttıkları bir felsefeleri bile var: Kintsugi! Kintsugi felsefesinden de ilhamla, eşyalarımızı onararak veya onlara farklı kullanım alanları bularak ömürlerini uzatabilir, onlara yeni anlamlar yükleyebilir ve israfın önüne geçebiliriz.
Mümkün Olduğunca İkinci El veya Sürdürülebilir Ürünler Satın Al: Elinizdeki ürünleri yeni bir ürüne dönüştürmek pek mümkün görünmüyorsa veya gerçekten başka bir ürüne ihtiyacınız olduğunu düşünüyorsanız ikinci el eşyalar almayı düşünebilirsiniz. İkinci el mağazalar ve çevrimiçi pazar yerleri, hem bütçe dostu hem de çevre dostu olabilen çok çeşitli ikinci el ürünler sunmaktadır. Bir diğer seçenek ise sürdürülebilir materyallerden üretilmiş ve uzun ömürlü ürünleri satan markaları tercih etmek olabilir. Böylelikle bir kez satın aldığımız bir ürünü senelerce kullanabilir, bir yenisini almak için ürünün ömrünü tamamlamasını bekleyebiliriz.
Yerel Markaları Tercih Et: Bilinçli tüketiciler yerel ekonomileri ve toplulukları güçlendirmeye yardımcı olabilecek yerel işletmeleri ve zanaatkarları desteklemeye öncelik verir. Yerel markaları tercih ederek, hem karbon ayak izimizi azaltıp hem de küçük üreticilerin faaliyetlerine katkıda bulunabiliriz.
Yeşil Yıkamaya Dikkat Et: Yeşil yıkama, bir şirketin veya kuruluşun çevre dostu ve sosyal açıdan sorumlu olduğunu abartarak veya yanlış bir şekilde beyan ettiği aldatıcı bir pazarlama ve halkla ilişkiler uygulamasıdır. Yeşil yıkama yapan markalardan kaçınmak için daha önce de bahsettiğimiz gibi araştırma yapmak, araştırma sırasında da adil ticarete dikkat etmek en kilit nokta. Bununla beraber markaların eylemlerinin ne kadar tutarlı olduğunu ve onlara yöneltilen soruları cevaplamaya ne kadar açık olduklarını tespit etmek yeşil yıkamadan kaçınmak için iyi bir yöntem olabilir.
Kara Cuma'nın tarihçesine ve günümüzdeki tüketim çılgınlığının üzerindeki etkilerine baktığımızda, bilinçli tüketimin ve sürdürülebilir alışverişin giderek daha fazla önem kazandığını görüyoruz. Her birimizin bu değişimde oynayabileceği kritik bir rolü var. Bu Kara Cuma'da, adil ve sürdürülebilir ürünleri tercih ederek, yerel işletmelere destek vererek, ikinci el alışveriş yaparak, ve çevresel etkileri göz önüne alan seçimler yaparak bilinçli tüketim gücünüzü kullanabilirsiniz. Hatta daha büyük bir güç olan satın almama prensibini kullanarak alışveriş yapmamayı da tercih edebilirsiniz. Unutmayalım ki her seçimimiz, dünyamızı daha sürdürülebilir ve adil bir yer haline getirme yolunda sandığımızdan çok daha önemli.
Bilinçli alışveriş yapıp, nicelikten önce niteliği seçtiğimiz günlere!
Kaynaklar:
- https://goodonyou.eco/issues-with-black-friday/
- https://phys.org/news/2019-11-black-friday.html
- https://www.moneyandmentalhealth.org/a-very-black-friday/
- https://www.money.co.uk/guides/dirty-delivery-report-2020
- https://en.wikipedia.org/wiki/Buy_Nothing_Day
- https://greenfriday.org.uk/green-friday/
- https://www.givingtuesday.org/about/
- https://www.circularmonday.com/about
- https://livingplanet.panda.org/#:~:text=The%20Living%20Planet%20Report%202022,are%20to%20reverse%20nature%20loss
- https://www.mckinsey.com/industries/consumer-packaged-goods/our-insights/consumers-care-about-sustainability-and-back-it-up-with-their-wallets
- https://www.plastech.biz/en/news/Wasteful-World-How-much-of-our-belongings-are-we-really-12793
- https://www.theguardian.com/technology/2019/nov/21/how-our-home-delivery-habit-reshaped-the-world
- https://traditionalkyoto.com/culture/kintsugi/
- https://pubs.acs.org/doi/10.1021/es702969f
- https://www.nationalgeographic.com/environment/article/what-is-greenwashing-how-to-spot