Okuma süresi: 7 dk/
Daha iyi bir yaşamın, senin, benim, dünyanın yolu ortak bir noktada kesişiyor: değişim. Ve buna giden yol, öyle tek bir dönemeci olan, birkaç adım sonra çiçeklerin açtığı bir bahçeye çıkmıyor. Bir sonu yok gibi geliyor ve aksine, ilerledikçe sis yoğunlaşıyor, zaman zaman yol sarpa sarıyor. Düşüyor, savruluyorsun. Aynı kalsın isteyenlerin diline geçirdiği kelepçeler, zihnini de soğutuyor. Koşmak istiyorsun, çelme takıyorlar. Soluklanmak istediğinde sırtından itiyorlar. Pes etmen için elinden gelen her şeyi yapıyorlar, çünkü sonunda başarılı olmandan korkuyorlar.
Değişim kolay değil, ama aynı kalmak da. Haksızlık, hukuksuzluk ve adaletsizlik karşısında sesini çıkarmamak da… Değişim cesaret bekliyor, sabır istiyor. Belki önce bir kişi gerekiyor ama sonra birliğe ihtiyaç duyuyor. Protestolar ise bu değişim hareketinin bir parçası olarak önümüze çıkıyor.

Protesto Nedir?
Birey veya grupların bir durumu, politikayı ya da uygulamayı reddettiğini göstermek amacıyla yaptığı eylem olarak tanımlanabilir. Bu eylemler barışçıl yürüyüşlerden grevlere, sosyal medya kampanyalarından sivil itaatsizlik eylemlerine kadar farklı şekillerde olabilir.
Protesto etmek temel bir hak olarak kabul edilir. Çoğu demokratik ülkede, bireylerin ve grupların barışçıl yollarla protesto yapma hakkı ifade ve toplanma özgürlüğü kapsamında anayasal veya yasal güvenceler altındadır.

Zamansız Protesto
Zamansız bir protesto anlayışı, belirli olay ya da zamanla sınırlı kalmadan mücadeleyi sürekli kılmayı amaçlar. Modaya ya da trendlere bağlı olmadığı için her zaman güncelliğini korur ve kapsayıcı bir etki alanına sahiptir. Protesto, yalnızca geçici bir tepki olarak değil, uzun vadeli bir farkındalık ve bilinç oluşturma aracı olarak görülmelidir. Kalıcı etkiler yaratmak için protesto bir yaşam tarzına dönüşmeli ve gündem değişse bile mücadele devam etmelidir. Medya ve toplumun ilgisi farklı konulara kayabilir, ancak bu durumda adaletsizlikler varlığını sürdürür.

Neden Tepki Veriyoruz?
Prev Neden Sessiz Kalmıyor?
Manifestomuzda da belirttiğimiz gibi, “Prev'de modanın sadece güzel değil, aynı zamanda nazik de olabileceğine inanıyoruz.” Geleceğimizi sürdürülebilir bir modanın hüküm sürdüğü bir yöne çevirmeye çalışırken, hayvan sömürüsü başta olmak üzere, çevre ve insanlıkla ilişkili yapılan ayrımcılık ve yıkımın karşısında duruyoruz. Hikâyeleri bastırılan, duymazdan ve görmezden gelinenler için bir alan yaratıyoruz.
Genel olarak Neden Ses Çıkarıyoruz?
Tarihte büyük toplumsal değişimlerin protestolar sayesinde gerçekleştiğini biliyoruz. Kadın hakları, işçi hakları, çevre hareketleri gibi birçok kazanım protest duruş sayesinde elde edildi. Haksızlıklara karşı sessiz kalmanın, dolaylı olarak o haksızlığı onaylamak anlamına geldiğinin farkındayız ve yanlışın karşısında durmanın, duyulmayanların sesi olmanın önemini anlıyoruz.
Çünkü değişimin kötü bir anlama gelmediğini biliyoruz.
Hiçbir şey kendiliğinden düzelmez. Toplumsal ve bireysel değişim, insanların ses çıkarmasıyla başlar. Küçük bir protest tavır bile büyük dönüşümlerin kıvılcımı olabilir. Bugün komşunun çıkardığı ses, yarın sana güç verebilir. Çevre tahribatı, iklim krizi ve doğanın sömürülmesi karşısında protest olmak, geleceğimizi korumak anlamına gelir. Büyük şirketlerin ve hükümetlerin umursamaz politikalarına karşı bireysel ve toplumsal tepkiler oluşturmak, doğanın sesi olmaktır. Cesur bir duruş, başkalarına da ilham verir. Sanılanın aksine, tek bir kişi bile fark yaratabilir.

Nasıl Tepki Gösterebiliriz?
- Bilinç her şeydir. Adaletsizliklere ve haksızlıklara karşı bilinçlenip başkalarını da bilinçlendirmeyi kendimize ilke edinebiliriz.
- Tüketim anlayışımızı gözden geçirmeliyiz. Etik, doğaya, insana ve hayvana zarar vermeyen markaları tercih edebiliriz.
- Hızlı tüketimden olabildiğince uzak durmaya, üreticinin yanında durmaya özen gösterebiliriz.
- Sanatımızı, düşüncelerimizi ifade etmek için bir araç olarak görebiliriz. Yazı, müzik, resim, modada bir duruş ortaya koymalı ve bunu yapan kişilere de destek gösterebiliriz.
- Günümüzde sokaklardan daha sesli bir hale gelen sosyal medyada olabildiğince sesimizi çıkarmalı ancak bunu gündelik hayatımıza da yansıtmayı atlamamalıyız. Sosyal medya her ne kadar kolay bir seçenek olsa da, anayasal hakkımız olan barışçıl protesto, sesimizi daha güçlü duyurmanın ve doğrudan değişim talep etmenin en etkili yollarından biridir.

Protesto Tipleri
- Yürüyüşler (Protesto Yürüyüşleri): Belirli bir güzergâh boyunca toplu halde yürüyerek gerçekleştirilen, genellikle pankart ve sloganlarla desteklenen barışçıl eylemlerdir. Beraberlik duygusunu pekiştirir ve aynı düşüncede olan insanların kalabalıktan güç almasını sağlar.
- Oturma Eylemleri (Sit-in): Katılımcıların belirli bir mekânda oturarak mekânı terk etmemesi şeklinde yapılan protestolardır. 1960'lardaki Greensboro oturma eylemi, bu türün önemli örneklerindendir. Pasif bir direniş biçimidir ancak etkisi oldukça büyüktür.
- İş Bırakma Eylemleri (Grevler): Çalışanların belirli talepler doğrultusunda işlerini geçici olarak durdurmalarıdır. İşlerin durması üretim ve ekonomiyi sekteye uğratır.
- Boykotlar: Bir ürünün, hizmetin veya kurumun kullanılmaması veya desteklenmemesi yoluyla gerçekleştirilen protestolardır. Karşıt görüşün ne kadar kalabalık olduğunu gösterme yönünden etkili bir yöntemdir.
- Açlık Grevleri: Bireylerin veya grupların, taleplerini duyurmak amacıyla gönüllü olarak yemek yemeyi reddetmeleridir. Toplum üzerinde güçlü bir etkiye sahiptir.
- Çevrimiçi (Online) Protestolar: İnternet üzerinden dilekçeler imzalama, sosyal medya kampanyaları düzenleme gibi dijital platformlarda gerçekleştirilen eylemlerdir. Sokağa çıkamayan insanlar da katılabileceği için daha yüksek katılım sağlanabilir.
- Araç Konvoyları (Motorcade): Araçlarla belirli bir güzergahta toplu halde seyrederek gerçekleştirilen protesto biçimidir. Trafiği kilitleyerek dikkatin üzerine yoğunlaşmasını sağlar.
- İşgaller (Occupations): Bir alanın veya mekânın sürekli olarak işgal edilmesi yoluyla yapılan protestolardır. O alanda yapılacak olan eylemi engelleyerek aksiyon alınmasına sebep olur.
- Pankart Asma ve Afişleme: Kamuya açık alanlara mesaj içeren pankart ve afişlerin asılmasıdır. Durumdan haberdar olmayan insanlara da gösterme ve sürekli göz önünde bulundurma yönünden etkilidir.
- Sanatsal Protestolar: Tiyatro, müzik, resim gibi sanat dalları kullanılarak gerçekleştirilen yaratıcı eylemlerdir. Henüz somut bir etki oluşmasa da insanların seslerini duyurmaya, dikkatleri üzerlerine çekmeye yardımcı olmuştur.

Tarihi Değiştirmiş Protesto Örnekleri
-
Hollywood Yazarlar ve Oyuncular Grevi (2023, ABD)
Yapay zekanın gittikçe gelişmesi ve yaygınlaşması, bazı mesleklerin önünü kesme noktasına geldi ve o mesleklerden biri de yazarlık oldu. Nisan 2023’te, Amerikan Yazarlar Birliği (WGA) üyeleri, düşük ücret, çalışma koşulları ve yapay zekâ kullanımına karşı greve başladı. Temmuz 2023'te, Ekran Oyuncuları Birliği (SAG-AFTRA) da benzer taleplerle greve katıldı. Grevler, dizi ve film prodüksiyonlarının durmasına neden oldu ve eğlence sektöründe büyük aksamalara yol açtı.
Sonuçları ve Etkileri
- Eylül 2023'te, WGA ve stüdyolar arasında anlaşma sağlandı; yazarlar daha yüksek ücretler ve yapay zekâ kullanımına karşı güvenceler elde etti.
- Kasım 2023'te, SAG-AFTRA da benzer bir anlaşmaya vardı.
- Bu grevler, eğlence sektöründeki çalışma koşullarının iyileştirilmesine ve dijital çağda sanatçı haklarının korunmasına yönelik önemli adımlar olarak değerlendirildi.
-
Montgomery Otobüs Boykotu (1955-1956)
ABD'de siyahların sivil hak mücadelesinde önemli bir dönüm noktası olan, ırk ayrımcılığına karşı düzenlenen bir protestodur. 1 Aralık 1955'te Rosa Parks adlı siyahi bir kadının, beyaz bir yolcuya yer vermeyi reddettiği için tutuklanmasıyla başlamıştır.
O dönemde, Alabama eyaletinin Montgomery şehrinde otobüslerde ırk ayrımı yapılıyordu. Siyahi yolcular, otobüslerin arka tarafında oturmak zorundaydı ve eğer beyazlar için yer kalmazsa, kalkıp yer vermeleri gerekiyordu. Bu konuda atılan ilk kıvılcım, Rosa Parks’a aitti. Beyaz bir yolcuya yer vermeyi reddetti ve hareketi karşılığında tutuklandı. Bu olay, siyah topluluk liderlerini harekete geçirdi ve Montgomery Improvement Association (MIA) adlı bir örgüt kuruldu. Örgütün başına Martin Luther King Jr. getirildi ve 5 Aralık 1955'te Montgomery'deki siyahi topluluk otobüsleri boykot etmeye başladı.
Bu boykotla beraber siyahlar aylar boyunca otobüslere binmeyi reddetti. Bunun yerine yürüdüler, taksileri paylaştılar ya da kendi araçlarıyla yolculuk ettiler. Bununla beraber otobüs şirketleri büyük maddi zarara uğradı. Boykot tam 381 gün sürdü ve sonunda ABD Yüksek Mahkemesi, Montgomery’deki otobüslerde ırk ayrımının anayasaya aykırı olduğuna karar verdi (1956).
Böylece otobüslerde ırk ayrımcılığı yasaklandı.
Montgomery Otobüs Boykotu, ABD'deki siyah topluluğun birlik olup barışçıl direniş yoluyla nasıl büyük değişimler yaratabileceğini gösteren en önemli olaylardan biridir.
3. "Kadınların izin günü" (Kvennafrídagurinn) (1975)
24 Ekim 1975'te İzlanda'da kadınlar, toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve maaş adaletsizliğine karşı seslerini duyurmak amacıyla ülke çapında bir greve gittiler. "Kadınların İzin Günü" (Kvennafrídagurinn) olarak anılan bu eylem, kadınların toplum içindeki önemini vurgulamayı ve eşit haklar konusunda farkındalık yaratmayı amaçladı.
İzlanda, nüfusu az bir ülke olmasına rağmen 25.000 kadının bir araya gelerek düzenlediği miting, kadın nüfusunun yaklaşık %90'ını kapsıyor, yine o dönemde ülke nüfusunun yaklaşık %10'una denk geliyordu.
Kadınlar, ücretli işlerine gitmedikleri gibi ev işleri ve çocuk bakımı gibi günlük sorumluluklarını da yerine getirmediler. Birçok sektör durma noktasına geldi. Balık işleme tesisleri kapandı, gazeteler basılamadı ve okullar ile kreşler hizmet veremedi. Bu durum, kadınların İzlanda ekonomisi ve toplumundaki kritik rollerini gözler önüne serdi.
Grevin hemen ardından, 1976 yılında İzlanda parlamentosu, kadın ve erkeklere eşit haklar tanıyan bir yasa çıkardı. Ayrıca, bu eylem, 1980 yılında Vigdís Finnbogadóttir'ın dünyanın ilk demokratik olarak seçilmiş kadın cumhurbaşkanı olmasının yolunu açtı.
Bu grev, İzlanda'da toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesinde bir dönüm noktası olarak kabul edilir ve dünya genelinde benzer hareketlere ilham kaynağı olmuştur.
-
Hint Çiftçi Protestoları (2020-2021)
Eylül 2020'de Hindistan Parlamentosunun üç yeni tarım yasasını kabul etmesiyle çiftçiler arasında büyük bir tepki doğdu. Çiftçiler, bu yasaların tarım sektörünü özel sektöre devredeceğini ve onları büyük şirketlerin egemenliğine bırakacağını öne sürerek karşı çıkmaya başladılar. Özellikle Pencap, Haryana ve Uttar Pradeş eyaletlerinden gelen çiftçiler, Yeni Delhi'ye doğru yürüyüşlere katıldılar ve bu hareket hızla ülke çapında yayıldı.
Protestolar süresince çiftçiler, Delhi'nin etrafında kamplar kurarak aylarca süren oturma eylemleri gerçekleştirdiler. Hükümetle bir dizi görüşme yapılmış olsa da, çiftçiler taleplerinden geri adım atmadılar ve yasaların tamamen iptal edilmesini talep ettiler. Nihayetinde, Kasım 2021'de Hindistan Başbakanı Narendra Modi, üç tarım yasasının geri çekileceğini açıkladı ve yaklaşık bir yıl süren protestolar sona erdi.
Bu gösteriler, milyonlarca kişinin katılımıyla gerçekleşti ve Hindistan'ın en büyük çiftçi hareketlerinden biri olarak kaydedildi.

SONUÇ: Protest Bir Tavır, Zamansız Bir Hareket
Protest olmak, sadece bir anlık tepki göstermek değil, sürekli bir bilinç ve farkındalık içinde yaşamaktır. Önemli olan, geçici değil, zamansız bir protest duruş sergilemektir. Çünkü adalet, özgürlük, doğa ve değişim gibi değerler hiçbir zaman modası geçmeyecek kavramlardır.