İçeriğe atla

Okuma Süresi: 5 dakika /

The Vegan Society veganlığı yiyecek, giyecek veya başka herhangi bir amaç için hayvanlara yönelik her türlü sömürü ve zulmü sonlandırmayı amaçlayan bir felsefe ve yaşam tarzı olarak tanımlar. Buna bağlı olarak, hayatımızın her alanında hayvansal ürün içermeyen alternatiflerin geliştirilerek bu alternatiflerin kullanılması gerektiğini de ekler.

Veganizm, başlangıçtaki çağrışımını yalnızca bir beslenme tercihi olarak aşmış ve kapsamlı bir yaşam tarzı seçimine dönüşmüştür. Bu nedenle de aslında yiyecek seçimleri ile sınırlı kalmaktan çok, günlük yaşamın çeşitli yönlerine uzanan daha geniş bir etik çerçeveyi kapsar. Bu çerçevenin içinde hayvanların yaşam hakkı en geniş alanı kaplıyor olsa da, çevresel sürdürülebilirlik ve kişisel esenlik de bu yaşam tarzınının sonuçları arasındadır. Hissedebilen varlıklara verilen zararı en aza indirmeyi, ekolojik ayak izlerini azaltmayı ve doğa ile daha uyumlu bir birlikte yaşamayı teşvik etmeyi amaçlayan veganizm hayvanların sirklerde, hayvanat bahçelerinde, akvaryumlarda, at yarışlarında, deve güreşlerinde ve bunun gibi birçok alanda insanlar tarafından kullanılmasına, doğal yaşam alanlarından koparılıp özgürlüklerinin ellerinden alınmasına ve hayvanların, insanlar için eğlence aracı olarak görülmesine karşı çıkmaktadır. Tıp, kozmetik, tarım, gıda ve ilaç endüstrileri gibi birçok sektörde hayvanlar deney aracı olarak görülmekte ve hayatlarının sonuna kadar türlü işkencelere maruz kalmaktadır. Veganlık, tüm bunlara karşı çıkar ve hayvanların haklarını hayatın her alanında gözeterek hayvanların özgür olması gerektiğini ve onların öldürülüp insan ve çevre yararına kullanılmaması gerektiğini söyler. Çünkü veganlık bir diyet değil, etik bir duruştur ve insan dışındaki hayvanların haklarını tür ayırt etmeksizin tanımaktır.

Vegan yaşam tarzı, etkisini sosyal aktivizm ile de göstermektedir. Veganlığı benimseyen kişiler genel olarak farkındalık yaratmak, hayvan haklarını gözetmek ve diğerlerini hayvan tarımının çevresel etkileri konusunda eğitmekle meşgul olurlar. Barışçıl protestolara katılarak, sosyal medyada bilgilendirici içerikler paylaşarak ve vegan dostu girişimleri destekleyerek daha şefkatli ve sürdürülebilir bir dünyanın inşasına aktif olarak katkıda bulunurlar.

Bir türün ötekisi olmak: Türcülük kavramına bakış

Veganizm, farklı hayvan türlerine eşit olmayan bir değer atfeden haksız bir inanç sistemi olan yaygın türcülük sorununa verilecek güçlü bir yanıttır. İnsanların diğer hayvanlara karşı doğuştan üstün olduğu fikrini reddeder. Aynı zamanda türleri ne olursa olsun tüm canlıların haklarını ve refahını savunan veganlar, daha kapsayıcı ve eşitlikçi bir dünyayı teşvik ederek türcülüğün zararlı ideolojilerine aktif olarak meydan okur ve bu ideolojilerin yarattığı algıları ortadan kaldırmak için çaba gösterir.

Veganlığın mücadele ettiği türcülük de tıpkı dünya üzerindeki diğer türcülük örneklerine benzer. Bu türcülük yaklaşımında bazı hayvanların insanların arkadaşı olabileceği, bazılarının ise insan sömürüsü için var olduğu fikri dayatılır ve bu durum da ahlaki olarak çelişkilidir. Veganizm buna karşı çıkar ve tüm türlerin haklarının eşit olduğunu ve hiçbir türün bir diğerinden daha üstün olamayacağını savunur. İnsanlar hayvanlardan üstün olmadığı gibi hayvanlar arası da üstünlük söz konusu değildir. Örneğin bir köpek ve kedinin etinin besin olarak kullanılması insan için ahlaki açıdan ne kadar hatalı ise, bir ineğin ve koyunun etinin de besin olarak kullanılması o derece hatalıdır. Tüm duyarlı varlıkların zevk, acı ve bir dizi duyguyu deneyimleme kapasitesini paylaştığı gerçeğini vurgulayan veganlık, bizi hayvanlar arasında oluşturduğumuz keyfi ayrımları yeniden değerlendirmeye yönlendirir.

Dahası veganizm, çeşitli baskı biçimlerinin birbirine bağlılığını vurgulayarak daha geniş sosyal adalet hareketleriyle uyum içindedir. Türcülüğe karşı mücadelenin, ırkçılık, cinsiyetçilik ve engellilik gibi ayrımcılığa karşı diğer mücadelelerle kesiştiğini kabul eder. Bu nedenle veganlık, aynı zamanda bir feminist harekettir. Veganlar, hayvanların sömürülmesini reddettikleri gibi, tüm canlıların haklarının ve onurunun korunduğu daha kapsayıcı ve merhametli bir dünya yaratmaya aktif olarak katılırlar.

Vegan olmak hayvanların yaşama hakları için atabileceğimiz en iyi adımdır. Hayvanlar, gerek endüstrilerde gerekse geleneksel hayvancılık yöntemleri kullanılarak sömürülür ve doğal yaşam sürelerini tamamlayamadan yine insan eliyle öldürülür. Örneğin, bir ineğin ortalama yaşam süresi 20 yıldır ancak hayvancılık sektöründe ineğe biçilen ömür genellikle 18 aydır. Benzer bir durum tavuklar için de geçerlidir. Ortalama yaşam süresi 8 yıl olan tavuklar, endüstriyel işletmelerde 1-2 yıl içerisinde öldürülür. Erkek civcivler ise yumurta vermediği için daha doğdukları gün yaşamdan kopartılır. Benzer şekilde endüstriyel işletmelerde yetiştirilen hindi, domuz, ördek, kaz ve tavşan gibi hayvanlar da normal yaşam sürelerinin sadece birkaç ayını veya birkaç yılını yaşayabilmektedirler. Oysaki günümüzde insanlığın beslenmek, eğlenmek, giyinmek ve sağlıklı yaşam sürebilmek için hayvanlara ihtiyacı yoktur. Her türlü ihtiyaç bitkilerden elde edilebilmekte ve gelişen teknolojiler sayesinde her gün yeni alternatifler geliştirilebilmektedir.

Sürdürülebilir bir gezegen için veganlığın gücünden yararlanmak

Vegan olmak, her gün birçok canlının hayatını kurtarmak gibi, bir eşi daha bulunmayan gezegenimizin geleceği için de hayati bir önem taşımaktadır. Hayvansal ürün tüketimi; iklim krizi, ormansızlaşma, arazi bozulması, çevre kirliliği ve su kıtlığı gibi birçok ekolojik sorunu da beraberinde getirmektedir. Ayrıca karbon ayak izimizi artırarak atmosfere saldığımız sera gazlarının dünyamızın yaşanılabilirliğini günden güne ortadan kaldırmasına sebep olmaktadır. Oxford Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya göre karbon ayak izimizi %73’e kadar küçültmenin en iyi ve tek yolu vegan olmaktır. Climatic Change'de yayınlanan bir başka çalışma,ise et yiyenlerin veganlara göre sera gazı emisyonlarını yaklaşık iki katına çıkardığı ortaya koyulmuştur. Çok sayıda çalışma ve veri de veganlığın iklim değişikliğini hafifletme, kaynakları koruma ve biyolojik çeşitliliği koruma potansiyelini sergileyerek olumlu çevresel etkisini desteklemektedir.

Her yıl milyarlarca hayvanı ondan faydalanabilmek için yetiştirmek gezegenimizin doğal kaynaklarının ciddi şekilde tüketilmesine de sebep olur. Gezegenin tatlı su kaynaklarını en fazla tüketen ve kirleten sektörlerden biri hayvancılıktır ve hayvansal tarım için harcanan su miktarı dünyada ortalama su kullanımının %40’ıdır. 250 gramlık hayvansal bir köfte için yaklaşık 460 galon su gerekir ve bu ortalama 23 kez duş almaya denktir. Vegan olmak bireysel su ayak izini de %55’e kadar azaltır ve gelecek nesiller için küresel tatlı su kaynaklarımızın korunmasına yardımcı olur.

Hayvanların yetişmesi ve yem üretimi için büyük miktarda kara alanlarına ihtiyaç vardır ve bunu sağlayabilmek için de gezegenin akciğerleri olarak tarif edilen yağmur ormanları tahrip edilir. Bu durum da atmosfere daha fazla karbondioksit salınmasına sebep olur.Hayvan tarımı yalnızca ormansızlaşmaya neden olmakla kalmaz, aynı zamanda habitat kaybına ve türlerin yok olmasına da neden olur. Bitki temelli beslenmeye geçişin ise, yem endüstrisi için gereken küresel arazi alanını %76 oranında azaltabileceğini ve doğal yaşam alanlarının restorasyonunu mümkün kılarak biyolojik çeşitliliği koruyabileceğini öne sürülmüştür. Yine Climatic Change dergisinde yayınlanan bir çalışma, bitki bazlı protein üretmenin, hayvan bazlı proteine ​​kıyasla önemli ölçüde daha az toprak, su ve enerji gerektirdiğini ortaya koymuştur. Ortalama bir Amerikan diyetinden vegan bir diyete geçişin arazi kullanımını %76'ya, su kullanımını %50'ye ve enerji tüketimini %43'e kadar azaltabileceğini tahmin edilmektedir.Bu nedenlerden dolayı vegan olmak hayvanların hayatını kurtardığı gibi gezegenimiz için de oldukça sürdürülebilir seçimdir.

Zulümsüz Bir Moda Endüstrisi Her Zamankinden Daha Mümkün

Veganizm sadece etik gıda seçimlerini teşvik etmekle kalmaz, aynı zamanda moda endüstrisinde sürdürülebilir yenilikleri de teşvik eder. Moda dünyası, zulüm içermeyen alternatifleri benimseyerek hayvan refahı ve çevre üzerindeki etkisini azaltabilir. Araştırmalar, veganlığın moda endüstrisinde sürdürülebilirlik, şefkat ve stile öncelik veren yenilikçi materyallerin ve uygulamaların ortaya çıkışını artırdığından ve kolaylaştırdığından bahsetmektedir.

Deri, kürk ve yün gibi hayvansal türevli malzemeler moda endüstrisinde uzun süredir yaygındır. Hayvan temelli moda üretimi, milyonlarca hayvanı sağlıksız yaşam koşullarına, fiziksel işkenceye ve erken ölümlere maruz bırakan endüstriyel çiftçilik uygulamalarının kullanılmasını içerir. Bununla birlikte, veganlığın yükselişi, yenilikçi alternatiflerin gelişimini teşvik ederek elma, mısır, ananas, muz, kaktüs gibi çeşitli bitkilerin kendileri ve atıkları kullanılarak hayvansal deriye muadil deriler, vegan ipek gibi çeşitli kumaşlar üretilmesini sağlamıştır. Üretiminde hiçbir hissedebilen canlı zarar görmeyen bu materyaller, hem hayvan refahının korunması hem gezegenin korunması hem de bu materyallerin üretimi esnasında çalışanların sağlığının korunması için hayati önem taşırlar. İnsanlar hayvan derisi yerine daha sürdürülebilir ve etik bir alternatif olan bitkisel deri kullanılan ürünleri tercih ettiğinde daha az su ve enerji tüketilmesine, adil koşullarda üretim yapılmasına, hayvanların öldürülmemesine, biyolojik çeşitlliliğin azalmamasına ve yenilenebilir/geri dönüştürülebilir ürünler kullanılmasına katkı sağlamış olur.

Veganlığın moda endüstrisi üzerindeki olumlu etkisi, malzeme ve üretim uygulamalarının ötesine geçmektedir. Bu etki hayvan habitatlarının korunmasına, sera gazı emisyonlarının azaltılmasına ve kaynakların korunmasına kadar uzanır. Çevresel ayak iziyle kötü bir üne sahip olan ve sera gazı salınımı ile dünyada sektörel anlamda ikinci sırada olan moda endüstrisi, vegan ilkelerini benimseyerek pozitif değişim için itici bir güç olma potansiyeline sahiptir. Vegan moda, sorumlu tüketimi teşvik ederek markaları hızlı moda trendleri yerine kaliteye, uzun ömürlülüğe ve döngüselliğe ve hayvan refahına öncelik vermeye teşvik eder.

Özetle, veganlık hayvanların özgürlüğüne ve haklarına saygı duyarak onlarla eşit bir şekilde yaşanması gerektiğini savunur. Bunun yanında hayvan kullanımının etkisiyle birlikte oluşan iklim krizi, ormansızlaşma, çevre kirliliği gibi birçok ekolojik sıkıntının çözümüne katkı sunar. Türcülük kavramının yanlışlığına ve hayvanların sadece insana hizmet etmek için var olmadığına inanır. Ayakkabı seçimlerimizden yiyecek seçimlerimize, eğlence anlayışımızdan kullandığımız kozmetik ürünlere kadar tüketilen ve kullanılan her bir hayvansal ürünün yerine bitkisel alternatifini koymayı ve hiçbir hayvana zarar gelmemesini amaçlar. Vegan bir gelecek için, ilk adımı beraber atabilir ve tercihlerimizi yeniden gözden geçirebiliriz.

Sömürüsüz ve Sürdürülebilir Bir Yaşamı Paylaşmak Mümkün!

 

Kaynaklar

  • "Veganlık Nedir?" Vegan Topluluğu, www.vegansociety.com/go-vegan/definition-veganism .
  • Dinu, Monica ve diğerleri. "Vejetaryen, Vegan Diyetleri ve Çoklu Sağlık Sonuçları: Gözlemsel Çalışmaların Meta-Analizi ile Sistematik Bir İnceleme." Gıda Bilimi ve Beslenmede Eleştirel İncelemeler, cilt. 57, hayır. 17, 2017, s. 3640-3649.
  • Satija, Ambika ve ark. "Sağlıklı ve Sağlıksız Bitki Bazlı Diyetler ve ABD'li Yetişkinlerde Koroner Kalp Hastalığı Riski." Amerikan Kardiyoloji Koleji Dergisi, cilt. 70, hayır. 4, 2017, s. 411-422.
  • Steinfeld, Henning ve diğerleri. Hayvancılığın Uzun Gölgesi: Çevresel Sorunlar ve Seçenekler. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü, 2006.
  • Springmann, Marco ve diğerleri. "Gıda Sistemini Çevresel Sınırlar İçinde Tutma Seçenekleri." Doğa, cilt. 562, hayır. 7728, 2018, s. 519-525.
  • "Vegan Deri Nedir?" PETA, www.peta.org/issues/animals-used-for-clothing/what-is-vegan-leather .
  • Fletcher, Kate ve Tham, Mathilda. "Modanın Biyoçeşitlilik Üzerindeki Etkisi." Moda ve Sürdürülebilirlik: Değişim İçin Tasarım, Laurence King Publishing, 2018, s. 176-183.
  • "Vegan Modanın Geleceği: Sürdürülebilir ve Etik." Afiyet olsun, 2021, goodonyou.eco/the-future-of-vegan-moda-sürdürülebilir-etik/
  • Scarborough, Peter ve diğerleri. "Birleşik Krallık'ta Et Yiyenlerin, Balık Yiyenlerin, Vejetaryenlerin ve Veganların Diyet Sera Gazı Emisyonları." İklim Değişikliği, cilt. 125, hayır. 2, 2014, s. 179-192.
  • Poore, Joseph ve Nemecek, Thomas. "Gıdanın Çevresel Etkilerinin Üreticiler ve Tüketiciler Aracılığıyla Azaltılması." Bilim, cilt. 360, hayır. 6392, 2018, s. 987-992.
  • Davis, Nicola. "Et ve Süt Ürünlerinden Kaçınmak Dünya Üzerindeki Etkinizi Azaltmanın 'En Büyük Yolu'dur." The Guardian, 2018, www.theguardian.com/environment/2018/may/31/avoiding-meat-and-dairy-is-single-biggest-way-to-reduce-your-impact-on-earth .
  • Ryder, Richard D. "Türcülük: Bir Ahlaki Durum Teorisi." Çevresel Değerler, cilt. 2, hayır. 3, 1993, s. 229-243.
  • Francione, Gary L. "Türcülük ve Ahlaki Durum." Metafelsefe, cilt. 44, hayır. 3, 2013, s. 371-391.
  • Sevinç, Melanie. "Neden Köpekleri Seviyoruz, Domuz Yiyiyoruz ve İnek Giyiyoruz: Karnizme Giriş." Hayvan Çalışmaları Havuzu, 2011, s. 1-30.
  • Leung, Tessa. "Veganizm: Bir Diyetten Daha Fazlası." Earth.com, www.earth.com/news/veganism-more-than-just-a-diet .
  • Kumar, Neha. "Veganizm: Büyüyen Bir Yaşam Tarzı Hareketi." PETA Hindistan,www.petaindia.com/blog/veganism-growing-lifestyle-movement .

Sepet

Sepetiniz şu anda boş.

Alışverişe Başla

Seçenekler